REMSIMA İstenmeyen etkileri

REMSIMA İstenmeyen etkiler

REMSIMA 100 mg I.V. infüzyon çözeltisi hazırlamak için liyofilize toz içeren 1 flakon

Çapraz endikasyonlarda tedavinin tekrarlanması

İdame tedavisine ara verilmesi ve tedaviye yeniden başlanmasının gerekmesi durumunda, yeniden indüksiyon rejiminin kullanılması önerilmemektedir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Bu durumda REMSİMA tek doz olarak yeniden başlatılmalı ve yukarıda açıklanan idame dozu önerileriyle devam edilmelidir.

Uygulama şekli

REMSİMA, 2 saatlik bir süre içinde intravenöz yoldan uygulanmalıdır. REMSİMA uygulanan tüm hastalar, infüzyon sonrasında akut infüzyon reaksiyonları açısından en az 1-2 saat gözlem altında tutulmalıdırlar. Bu etkilerin tedavisinde gerekli olabilecek, adrenalin, antihistaminikler ve kortikosteroidler gibi ilaçlar ve hava yolunu açık tutmak için gereken diğer araçlar hazır bulundurulmalıdır. İnfüzyona bağlı reaksiyon riskini azaltmak için hastalara REMSİMA’dan önce bir antihistaminik, hidrokortizon ve/veya parasetamol verilebilir ve özellikle daha önce infüzyona bağlı reaksiyonlar oluşmuş ise, infüzyona bağlı reaksiyon riskini azaltmak için infüzyon hızı azaltılabilir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Yetişkin endikasyonlarında kısaltılmış infüzyonlar

4.8. İstenmeyen etkiler

Hazırlama ve uygulama talimatları için, bkz. Bölüm 6.6 Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Böbrek, karaciğer yetmezliği olan hastalarda REMSİMA ile özel çalışmalar yapılmamıştır.

Pediyatrik Popülasyon

Crohn hastalığı (6-17 yaş grubu)

5 mg/kg dozunda intravenöz infüzyon; ilk infüzyondan 2 ve 6 hafta sonra 5 mg/kg dozlarında intravenöz infüzyon; ve bundan sonra 8 haftada bir aynı dozda infüzyonlar şeklinde uygulanır. Mevcut verilere göre, tedavinin ilk 10 haftasında yanıt alınamayan çocuklar ve adolesanlarda infliksimab tedavisine devam edilmemelidir (bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler).

Klinik faydanın devam ettirilebilmesi için bazı hastalarda daha kısa dozaj süresine ihtiyaç duyulurken, diğerlerinde daha uzun dozaj süresi yeterli olabilir. Dozaj süresi 8 haftanın altına düşürülen hastalar istenmeyen reaksiyonlar açısından daha yüksek riske maruz kalabilirler. Kısaltılmış süreyle tedaviye devam edilmesi, dozaj süresinde değişiklikten sonra tedavinin ilave yararına dair hiçbir bulgu göstermeyen hastalarda dikkatle düşünülmelidir.

4.8. İstenmeyen etkiler

REMSİMA, Crohn hastalığı olan 6 yaşın altındaki hastalarda incelenmemiştir.

Geriyatrik Popülasyon:

Yaşlı hastalar (>65 yaş)

Yaşlı hastalarda REMSİMA ile özel çalışmalar yapılmamıştır. Klinik çalışmalarda klerens veya dağılım hacmi açısından yaşa bağlı önemli bir fark gözlenmemiştir (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler). Ciddi enfeksiyonların > 65 yaşında olan hastalardaki insidansı, 65 yaş altında olanlardakinden daha yüksektir. Bazılarının sonucu ölümcüldür. Yaşlılar tedavi edilirken enfeksiyon riski için dikkatli olunmalıdır.

4.3. Kontrendikasyonlar

İnfliksimaba (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler), ilacın bileşenlerinden herhangi birine ya da mürin proteinlerine karşı bilinen bir aşırı duyarlılığı olan hastalar

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

ve Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler)

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

65 yaş üstü hastalarda ölümle sonuçlanabilecek ciddi enfeksiyon riski 65 yaş altındakilere göre daha yüksektir._

İnfüzyon reaksiyonları ve hipersensitivite

İnfliksimab, anafilaktik şok dahil infüzyonla ilgili akut reaksiyonlarla ve gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonları yla ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).

Anafilaktik reaksiyonlar dahil akut infüzyon reaksiyonları infüzyon sırasında (birkaç saniye içinde) veya sonrasındaki birkaç saat içinde gelişebilir. Akut infüzyon reaksiyonu meydana gelirse, infüzyon hemen kesilmelidir. Adrenalin, antihistaminikler, kortikosteroidler ve yapay hava yolu gibi acil durum ekipmanları hazırda bulundurulmalıdır. Hafif ve geçici etkileri önlemek için hastalar önceden antihistaminik, hidrokortizon ve/veya parasetamol gibi ilaçlarla tedavi edilebilir.

İnfliksimaba karşı antikorlar gelişebilir veya bu durum infüzyon reaksiyonları sıklığının artmasıyla ilişkilendirilmiştir. İnfüzyon reaksiyonlarının küçük bir oranı ciddi alerjik reaksiyonlar olmuştur. İnfliksimaba karşı antikor gelişmesi ile cevap süresinin azalması arasında bir ilişki de gözlenmiştir. İmmünomodülatörlerin eşzamanlı uygulaması, infliksimaba karşı antikorlar gelişme insidansının düşmesiyle ve infüzyon reaksiyonları sıklığında bir azalmayla ilişkilendirilmiştir. Eşzamanlı immünomodülatör tedavinin etkisi, idame tedavisi verilen hastalara kıyasla epizodik olarak tedavi edilen hastalarda daha yoğun olmuştur. İnfliksimab tedavisi öncesinde veya sırasında immünosüpresanları bırakan hastaların bu antikorları geliştirme riski daha yüksektir. İnfliksimaba karşı antikorlar serum numunelerinde her zaman saptanamayabilir. Ciddi reaksiyonlar meydana gelirse, semptomatik tedavi verilmeli ve başka REMSİMA infüzyonu uygulanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).

Klinik çalışmalarda gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonları rapor edilmiştir. Eldeki veriler REMSİMA kullanılmayan aralığın artmasıyla gecikmiş aşırı duyarlılık riskinin de arttığını öne sürmektedir. Hastalara gecikmiş advers olay yaşamaları durumunda hemen tıbbi tavsiye almaları belirtilmelidir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Hastalar uzun bir süreden sonra tekrar tedavi ediliyorsa, gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonlarının belirti ve semptomları açısından yakından izlenmelidir.

Ciddi Enfeksiyonlar

TNF-alfa blokörü ilaçlarla tedavi olan hastalarda Legionella ve Listeria’yı da içeren bakteriyel, mikobakteriyel, mantar, viral, parazitik enfeksiyonlara bağlı ölüme veya hastaneye yatışa sebep olabilen, çoklu-organ sistem ve bölgeleri etkileyebilen ciddi enfeksiyon riski artmıştır.

Enfeksiyonlar

REMSİMA tedavisi sırasında ve sonrasında hastalar tüberküloz da dahil olmak üzere enfeksiyonlar açısından yakından izlenmelidir. İnfliksimabın eliminasyonu altı aya kadar uzayabildiği için, hastaların bu dönemde yakından izlenmeleri önem taşımaktadır. Hastada ağır bir enfeksiyon ya da sepsis gelişmesi durumunda REMSİMA tedavisine son verilmelidir.

İmmünosüpresif ilaç kullanan hastalar dahil olmak üzere kronik enfeksiyonu veya tekrarlayan enfeksiyon öyküsü olan hastalarda REMSİMA kullanımı düşünülüyorsa dikkatli olunmalıdır. Hastalara enfeksiyon açısından potansiyel risk faktörlerine maruz kalmamaları yönünde önerilerde bulunulmalıdır.

Tümör nekroz faktör alfa (TNFa), enflamasyon olayında bir aracı maddedir ve hücresel immün yanıtları modüle eder. Deneysel veriler TNFa’nın intraselüler enfeksiyonları gidermede gerekli olduğunu göstermektedir. Klinik çalışmalarda infliksimab ile tedavi edilen bazı hastalarda enfeksiyonlara karşı vücut direncinin azaldığı görülmüştür. TNFa’nın baskılanması ateş gibi enfeksiyon semptomlarını maskeleyebilir. Tanı ve tedavide gecikmeleri en az düzeye indirmek için, ciddi enfeksiyonların atipik klinik bulgularının erken tanısı, kritik önem taşımaktadır.

TNF-blokörleri kullanan hastalar ciddi enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale gelmektedirler. İnfliksimab ile tedavi edilen hastalarda, sepsis ve pnömoni dahil tüberküloz, bakteriyel enfeksiyonlar, viral enfeksiyonlar, invazif fungal enfeksiyonlar ve diğer fırsatçı enfeksiyonlar gözlenmiştir. Bu enfeksiyonlardan bazıları ölümcül olmuştur; > %5 mortalite oranıyla en sık rapor edilen fırsatçı enfeksiyonlar arasında pnömosistoz, kandidiyasis, listeriyosis ve aspergillosis yer almıştır.

REMSİMA tedavisi altında yeni enfeksiyon gelişen hastalar yakından takip edilmeli ve tam diagnostik değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Hastada yeni ciddi enfeksiyon veya sepsis gelişmesi durumunda REMSİMA uygulaması sona erdirilmeli ve enfeksiyon kontrol altına alınıncaya kadar uygun bir antimikrobiyal veya antifungal tedavi uygulanmalıdır.

Klinik çalışmalarda enfeksiyonlar yetişkin popülasyona kıyasla pediyatrik hastalarda daha yüksek oranda rapor edilmiştir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).

Tüberküloz

İnfliksimab kullanan hastalarda aktif tüberküloz olguları bildirilmiştir. Bu raporların büyük bölümünde bildirilen tüberkülozun; akciğer-dışı, lokal ya da dissemine tüberküloz olduğunu belirtmek gerekir.

Tedaviye başlanmadan önce hastalar aktif ve inaktif (latent) tüberküloz açısından değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme, kişisel tüberküloz hikayesi veya daha önce tüberkülozla olası temas ve devam eden ve/veya daha önce görülmüş immünosupresif tedavi gibi ayrıntılı bir medikal hikayeyi içermelidir. Tüm hastalarda tüberkülin deri testi, göğüs röntgeni gibi uygun görüntüleme testleri yapılmalıdır. Test sonuçları REMSİMA Hasta Bilgi Kartı’na kaydedilmelidir. Özellikle şiddetli derecede hasta ya da immün yanıtı baskılanmış olan hastalarda tüberkülin deri testi yalancı negatif çıkabileceğinden doktorlar bu konuda dikkatli olmalıdır.

4.3. Kontrendikasyonlar

Latent tüberküloz şüphesi varsa, tüberküloz tedavisinde uzmanlaşmış bir doktora danışılmalıdır. Aşağıdaki tüm durumlarda, REMSİMA tedavisinin fayda/risk dengesi, çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.

İnaktif (latent) tüberküloz tanısı konulursa, REMSİMA tedavisine başlamadan önce yerel tedavi önerileri doğrultusunda (latent) tüberküloz tedavisi antitüberküloz tedavi ile başlamalıdır.

Tüberküloza ait çok sayıda veya önemli risk faktörleri olan ve latent tüberküloz testi negatif olan hastalarda, REMSİMA tedavisine başlanmadan önce anti-tüberküloz tedavi düşünülmelidir.

Anti-tüberküloz tedavi, latent ve aktif tüberküloz anamnezi veren ve yeterli bir tedavi kürünün uygulandığı doğrulanamayan hastalarda da düşünülmelidir.

Tüm hastalar REMSİMA tedavisi sırasında ya da sonrasında tüberküloz belirti/semptomları görmeleri halinde (inatçı öksürük, kaşeksi/kilo kaybı, düşük derece ateş gibi) doktora başvurmaları konusunda bilgilendirilmelidir.

İnvazif fungal enfeksiyonlar

REMSİMA ile tedavi edilen hastalar ciddi bir sistemik hastalık geliştirirlerse aspergillosis, kandidiyasis, pnömosistosis, histoplazmosis, koksidioidomikosis veya blastomikosis gibi invazif fungal enfeksiyondan şüphelenilmelidir ve bu hastalar araştırılırken erken aşamada invazif fungal enfeksiyonların tanı ve tedavisinde deneyimli bir hekime danışılmalıdır. İnvazif fungal enfeksiyonlar lokalize hastalık yerine dissemine olabilir ve aktif enfeksiyonu olan bazı hastalarda antijen ve antikor testleri negatif olabilir. Tanı çalışması yürütülürken, hem şiddetli fungal enfeksiyon riski hem de antifungal tedavinin riskleri hesaba katılarak uygun bir ampirik antifungal tedavi düşünülmelidir.

Histoplazmosis, koksidioidomikosis veya blastomikosis gibi invazif fungal enfeksiyonların endemik olduğu bölgelerde yaşamış veya bu bölgelere seyahat etmiş hastalar için REMSİMA tedavisini başlatmadan önce REMSİMA tedavisinin faydaları ve riskleri dikkatlice değerlendirilmelidir.

Fistülizan Crohn hastalığı

4.3. Kontrendikasyonlar

Hepatit B Reaktivasyonu

Hepatit B virüsünün kronik taşıyıcısı olan ve infliksimab dahil TNF-antagonistlerini kullanan hastalarda hepatit B reaktivasyonu bildirilmiştir. Bazı fatal vakalara rastlanılmıştır. HBV enfeksiyonu riski mevcut olan hastalar REMSİMA tedavisine başlanmadan önce, daha önce geçirilmiş HBV enfeksiyonuna ait kanıtlar bakımından değerlendirilmelidir. REMSİMA tedavisine ihtiyaç gösteren HBV taşıyıcıları, aktif HBV enfeksiyonunun belirtileri ve semptomları açısından tedavi süresince ve tedavinin sona ermesini izleyen birkaç ay boyunca yakından izlenmelidir. HBV taşıyıcısı olan hastalarda HBV reaktivasyonunu önlemek amacıyla TNF-antagonistleriyle birlikte anti-viral tedavi uygulanmasıyla ilişkili veriler mevcut değildir. HBV reaktivasyonu gerçekleşen hastalarda REMSİMA tedavisi durdurulmalı ve gerekli destek tedavisiyle birlikte etkili anti-viral tedaviye başlanmalıdır.

Hepatobiliyer Olaylar

İnfliksimab ile pazarlama sonrası deneyimlerde, sarılık, bazıları otoimmün hepatit özelliğinde olan enfeksiyöz olmayan hepatit vakaları çok nadiren gözlenmiştir. Karaciğer transplantasyonu veya ölümle sonuçlanan izole karaciğer yetmezliği vakaları görülmüştür. Karaciğer disfonksiyon semptomları veya bulguları olan hastalar, karaciğer hasarı açısından değerlendirilmelidirler. Sarılık ve/veya ALT düzeylerinde yükselme (> normal üst sınırın 5 katı) gelişirse, REMSİMA tedavisine son verilmeli ve anormallik dikkatle araştırılmalıdır.

İnfliksimabın TNFa inhibitörü ve anakinra ile birlikte kullanılması

İnfliksimabın, anakinra ve başka bir TNFa bloke edici ajan olan etanersept ile birlikte uygulandığı klinik çalışmalarda, şiddetli enfeksiyon ve nötropeni görülmüş olup, etanerseptin tek başına sağladığı yarardan fazla bir klinik yarar sağlanmamıştır. Etanersept ve anakinra tedavisi ile kombine kullanımda görülen yan etkilerin oluşumu nedeniyle, anakinra ve diğer TNFa bloke edici ajanların kombinasyonu benzer toksisiteler ile sonuçlanabilir. Bu nedenle REMSİMA ve anakinra kombinasyonu önerilmemektedir.

TNFa inhibitörü ve abatasept ile birlikte kullanılması

Klinik çalışmalarda, TNF bloke edici ajanlar ve abatasept’in birlikte kullanımı, tek başına TNF bloke edici ajanlarla karşılaştırıldığında, klinik fayda olmaksızın, ciddi enfeksiyonlar dahil enfeksiyon riskinde artış ile ilişkilendirilmiştir. TNF bloke edici ajanlar ve abatasept kombinasyon terapisi ile görülen istenmeyen etkilerin doğası gereği, REMSİMA ve abatasept kombinasyonunun kullanımı önerilmemektedir.

Diğer biyolojik tedavi ajanlarıyla eş zamanlı uygulama

İnfliksimab ile aynı hastalıkların tedavisinde kullanılan diğer biyolojik tedavi ajanlarıyla infliksimabın eş zamanlı kullanımına dair bilgiler yetersizdir. Bu biyolojik ajanlarla eş zamanlı olarak infliksimab kullanımı, enfeksiyon riskinde artış olasılığı nedeniyle önerilmez.

Aynı hastalığı tedavi edici olarak kullanılan diğer anti-romatizmal ilaçlar arasında geçiş Bir tedaviden başka bir tedaviye geçiş yapılırken dikkatli olunmalıdır çünkü ilaçların aktivitelerinin örtüşmesi enfeksiyon riski de dahil olmak üzere advers olayların riskini daha da arttırabilir.

Aşılamalar

Canlı aşılar ile aşılamaya karşı hastaların cevabı ve anti-TNF tedavisi alan hastalara canlı aşı uygulanması sonrası ikincil enfeksiyon geçişi ile ilgili veri yoktur. Canlı aşıların kullanımı dissemine enfeksiyonlar da dahil olmak üzere klinik enfeksiyonlara yol açabilir. Tedavi sırasında hastalara canlı aşı yapılmaması önerilmektedir.

Canlı atenüe bakteri gibi terapötik enfeksiyöz ajanların diğer kullanımları (örn. kanser tedavisi için mesane içine BCG uygulama), dissemine enfeksiyonlar da dahil olmak üzere klinik enfeksiyonlara yol açabilir. Terapötik enfeksiyöz ajanların REMSİMA ile beraber kullanılmamaları önerilmektedir.

Pediyatrik hastaların tüm aşılarının mümkünse REMSİMA tedavisi başlanmadan önce geçerli aşılama kılavuzlarına uygun şekilde tamamlanması tavsiye edilmektedir.

Otoimmün süreçler

Anti-TNF tedavi sonucunda ortaya çıkan göreceli TNFa yetmezliği, otoimmün bir prosesin başlamasına neden olabilir. Eğer bir hastada REMSİMA tedavisini izleyerek lupus-benzeri sendromu andıran semptomlar gelişirse ve hastada çift-sarmallı DNA’ya karşı antikorlar pozitif ise, tedavi kesilmelidir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler; Anti-nükleer antikorlar (ANA)/Çift sarmallı DNA (dsDNA) antikorları).

Nörolojik Bozukluklar

İnfliksimab ve TNFa’yı inhibe eden diğer ajanlar, multipl skleroz dahil santral sinir sistemi demiyelizan hastalıklarının ve Guillain-Barre sendromu dahil periferik demiyelinizan hastalıkların klinik semptomlarının başlaması veya şiddetlenmesi ve/veya radyolojik olarak gösterilmesi ile ilişkilendirilmiştir. Doktorlar, bu nörolojik bozuklukları olan hastalarda REMSİMA kullanmayı düşünürken ihtiyatlı olmalı ve söz konusu bozukluklar geliştiğinde, REMSİMA tedavisini bırakmayı düşünmelidir.

Maligniteler ve Lenfoproliferatif Bozukluklar

TNF-bloke edici ajanlarla yapılan kontrollü klinik çalışmalarda, kontrol hastalarıyla karşılaştırıldığında, TNF-bloke edici ajan alan hastalar arasında lenfomayı da içeren daha fazla malignite gözlemlenmiştir. İnfliksimab ile onaylanmış tüm endikasyonlar üzerinde yürütülen klinik araştırmalarda, infliksimab ile tedavi edilen hastalarda lenfoma oluşumu seyrektir ama lenfoma insidansı genel popülasyonda beklenenden daha yüksektir. Uzun süreli, yüksek seviyede aktif enflamatuvar hastalığı olan romatoid artritli hastalarda, arka planda risk değerlendirmesini zorlaştıran artmış lenfoma ve lösemi riski vardır.

Orta - şiddetli kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan hastalarda infliksimab kullanımının değerlendirildiği klinik çalışmada, infliksimab ile tedavi edilen hastalarda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında daha fazla malignite bildirilmiştir. Tüm hastalarda yoğun sigara kullanımı öyküsü vardı. Yoğun sigara kullanımı nedeniyle malignite riski artmış durumdaki hastalarda tedavi düşünülürken dikkatli olunmalıdır. Mevcut bilgilere göre, bir TNF-blokör ajanla tedavi edilen hastalarda lenfoma veya diğer malignitelerin gelişimi açısından olası risk dışlanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Malignite öyküsü olan hastalarda, TNF-bloke edici ajanla tedavi düşünülürken ya da malignite gelişen hastalarda tedavinin devam ettirilmesi düşünülürken dikkatli davranılmalıdır.

Yoğun immünosupresan veya uzun süreli PUVA tedavisi hikayesi olan psöriyazisli hastalarda da dikkat gösterilmelidir.

Pazarlama sonrası dönemde infliksimab dahil TNF-blokör ajanlarla tedavi edilen (tedavi başlangıcında yaş <18) çocuklar, adolesanlar ve genç erişkinlerde (22 yaşına kadar), bazıları ölümcül olan maligniteler bildirilmiştir. Bu vakaların yaklaşık yarısını lenfomalar oluşturmuştur. Diğer vakalar farklı malignitelerin çeşitli tiplerini temsil etmiş ve genellikle bağışıklığın baskılanmasıyla ilişkili nadir görülen maligniteleri içermiştir. TNF-blokörler ile tedavi edilen hastalarda malignite gelişimi riski dışlanamaz.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

ve Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).

İnfliksimab dahil TNF-blokör tedavisi uygulanan hastalarda melanoma ve Merkel hücreli karsinoma bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Tüm hastalara, özellikle de cilt kanseri için risk faktörlerine sahip hastalara periyodik cilt muayenesi önerilir.

Displazi veya kolon kanseri için artmış riske sahip (örneğin, uzun süredir ülseratif koliti veya primer sklerozan kolanjiti olan hastalar) ya da displazi veya kolon kanseri öyküsü olan tüm ülseratif kolit hastaları, tedavi öncesi veya hastalıklarının seyri boyunca displazi açısından düzenli aralıklarla taranmalıdır. Bu değerlendirmelerde lokal önerilere göre kolonoskopi ve biyopsiler, mutlaka yer almalıdır. İnfliksimab tedavisinin displazi veya kolon kanseri riskini etkileyip etkilemediği, elimizdeki verilerle bilinememektedir. İnfliksimab ile tedavi edilen, yeni tanı konulmuş displazi hastalarındaki kanser riskinin arttığı belirlenmemiş olduğundan, bu tedavinin riskleri ve faydaları her hastada bireysel olarak ele alınıp değerlendirilmeli ve gerektiğinde tedavinin durdurulması düşünülmelidir.

TNF-blokörlerinin kullanımına bağlı olarak lösemi-kan kanseri (Akut myeloid lösemi, kronik lenfositik lösemi ve kronik myeloid lösemi) geliştiği bildirilmiştir.

Lösemi

Romatoid artrit ve diğer endikasyonlar için TNF-blokörü kullanan hastalarda pazarlama-sonrası akut ve kronik lösemi bildirilmiştir. Romatoid artrit hastalarında lösemi gelişme riski, TNF-blokörü kullanmasalar bile toplum genelindekinden (yaklaşık 2 kat) daha yüksektir.

Kalp Yetmezliği

REMSİMA hafif derecede kalp yetmezliğinde (NYHA-sınıf I/II) dikkatle kullanılmalıdır. Hastalar yakından takip edilmeli ve yeni kalp yetmezliği semptomları gelişmesi ya da semptomların kötüleşmesi durumunda REMSİMA kesilmelidir (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar ve Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).

Hematolojik reaksiyonlar

İnfliksimab dahil olmak üzere TNF-blokörleri alan hastalarda pansitopeni, lökopeni, nötropeni ve trombositopeni rapor edilmiştir. Tüm hastalara kan diskrazilerini akla getiren semptom ve işaretleri fark ettiklerinde (örn., inatçı ateş, morluklar, kanama, ciltte solukluk) derhal bir hekime başvurmaları söylenmelidir. Doğrulanmış, önemli hematolojik anormallikleri olan hastalarda REMSİMA tedavisinin kesilmesi düşünülmelidir.

Diğer

İnfliksimabın fertilite ve genel reprodüktif fonksiyon üzerine etkileri hakkındaki preklinik veriler yetersizdir.

İnfliksimab tedavisi görmüş hastalara cerrahi girişim uygulanmasının güvenliliği ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Cerrahi girişim planlanacağı zaman infliksimabın uzun yarılanma ömrü dikkate alınmalıdır. REMSİMA alan hastada cerrahi girişime ihtiyaç duyulduğunda, hasta enfeksiyonlar açısından yakından izlenmeli ve uygun önlemler alınmalıdır.

Artroplasti uygulanan hastalarda infliksimab kullanılması ile ilgili bilgiler sınırlıdır.

Crohn hastalığı tedavisine yanıt alınamaması; cerrahi tedavi gerektiren, fikse fibrotik bir striktür varlığına işaret ediyor olabilir. Mevcut veriler infliksimabın striktürlere neden olmadığı veya mevcut striktürleri kötüleştirmediği izlenimini vermektedir.

Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)’dan az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermediği” kabul edilebilir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

Romatoid artrit, psöriyatik artrit ve Crohn hastalarında infliksimabın metotreksat ve diğer immünomodülatörler ile birlikte kullanımının, infliksimaba karşı antikor gelişmesini azalttığı ve infliksimabın plazma konsantrasyonunu arttırdığına dair kanıtlar vardır. Fakat serum infliksimab ve infliksimab antikoru analiz metodundaki bazı sınırlamalar nedeniyle sonuçlar kesin değildir. Kortikosteroidler infliksimabın farmakokinetiğine klinik olarak anlamlı derecede etki etmiyor gözükmektedir. İnfliksimab ve diğer ilaçlar arasındaki olası etkileşimler hakkında bilgi yoktur.

REMSİMA ile aynı hastalıkların tedavisinde kullanılan diğer tedavi ajanlarıyla (anakinra veya abatasept) REMSİMA’nın kombine edilmesi önerilmemektedir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Canlı aşıların, REMSİMA tedavisiyle aynı zamanda uygulanması önerilmez (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri-“Aşılamalar”).

Terapötik enfeksiyöz ajanların, REMSİMA tedavisi ile aynı zamanda uygulanması önerilmez (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri-“Aşılamalar”).

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi B’dir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/doğum kontrolü (kontrasepsiyon)

REMSİMA’nın eşzamanlı kullanımı, oral yolla alınan doğum kontrol ilaçları ile etkileşime neden olmaktadır. Bu nedenle, tedavi süresince (ve tedavinin ardından 6 aya kadar) alternatif, etkili ve güvenilir bir doğum kontrol yöntemi uygulanmalıdır.

Gebelik dönemi

Çok sayıda gebelikte maruz kalma olgularına ilişkin veriler, infliksimabın gebelik üzerinde ya da yeni doğan çocuğun sağlığı üzerinde yan etkileri olduğunu göstermemektedir. Bugüne kadar herhangi önemli bir epidemiyolojik veri elde edilmemiştir.

Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır. Ancak çok gerekliyse verilmelidir.

İnfliksimab plasentadan geçer ve gebelik döneminde infliksimab ile tedavi edilen kadınlardan doğan bebeklerin serumunda antikor 6 aya kadar tespit edilmiştir. Buna bağlı olarak, bu bebekler artmış enfeksiyon riskine maruz kalabilirler. Rahimdeyken infliksimaba maruz kalan bebeklere canlı aşıların uygulanması, gebelik döneminde anneye uygulanan son infliksimab enjeksiyonundan sonra 6 ay süreyle önerilmez (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri ve Bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).

İnfliksimaba maruz kalan, ileriye dönük izlenmiş ve sonuçları bilinen gebeliklerin makul sayısı (yaklaşık 450), ki bunlara ilk trimesterde maruz kalan sınırlı bir sayı dahildir (yaklaşık 250), gebelik sonucu üzerinde beklenmeyen etkileri göstermemektedir. TNFa’yı inhibe etmesi nedeniyle, gebelik döneminde uygulanan infliksimab yenidoğanda normal immün yanıtları etkileyebilir. Fare TNFa’sının fonksiyonel aktivitesini seçici olarak inhibe eden bir analog antikor kullanılarak farelerde yürütülen bir gelişim toksisitesi çalışmasında, anneye yönelik toksisite, embriyotoksisite veya teratojeniteye dair bir bulgu saptanmamıştır (bkz. Bölüm 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri)

Mevcut klinik deneyim, riski dışlamak için çok sınırlıdır ve bu nedenle, gebelik döneminde infliksimab uygulanması önerilmez.

Laktasyon dönemi

İnfliksimabın anne sütüne geçip geçmediği ya da bebek emdikten sonra sistemik olarak emilip emilmediği bilinmemektedir. İnsan immünoglobulinlerinin süte geçmesi nedeniyle, REMSİMA tedavisinden sonra en az altı ay süre ile emzirmeye ara verilmelidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

Bugüne kadar herhangi önemli bir epidemiyolojik veri elde edilmemiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

4.7. Araç ve makina kullanımı üzerindeki etkiler

REMSİMA’nın araç ve makine kullanım yeteneği üzerine minör etkisi bulunmaktadır. REMSİMA alımını takiben sersemlik görülebilir (bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler). Böyle durumlarda araç ve makina kullanılmamalıdır.

4.8. İstenmeyen etkiler

Klinik araştırmalarda en yaygın rapor edilen istenmeyen ilaç reaksiyonu, kontrol hastalarındaki %16.5’e kıyasla infliksimab ile tedavi edilen hastaların %25.3’ünde görülen üst solunum yolu enfeksiyonu olmuştur. İnfliksimab için rapor edilen TNF-blokörleri kullanımıyla ilişkili en ciddi istenmeyen etkiler hepatit B virüsü reaktivasyonu, kronik kalp yetmezliği, ciddi enfeksiyonlar (sepsis, fırsatçı enfeksiyonlar ve tüberküloz dahil), serum hastalığı (gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonları), hematolojik reaksiyonlar, sistemik lupus eritematozus/lupus benzeri sendrom, demiyelinizan bozukluklar, hepatobiliyer olaylar, lenfoma, Hepatosplenik T-hücreli lenfoma, intestinal veya perianal apse (Crohn hastalığında) ve ciddi infüzyon reaksiyonlarını içermiştir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Tablo 1’de klinik çalışmalarda ayrıca pazarlama sonrası deneyimlerde bildirilen ve bazıları ölümle sonuçlanmış olan advers reaksiyonlar listelenmektedir. Sistem organ sınıfları altında advers ilaç reaksiyonları, frekans başlıklarına göre şöyle gösterilmektedir: çok yaygın (>1/10); yaygın (1/100 ile 1/10 arasında); yaygın olmayan (1/1,000 ile 1/100 arasında), seyrek (1/10,000 ile 1/1,000 arasında); çok seyrek (<1/10,000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor). Her sıklık grubunda yer alan istenmeyen etkiler; ciddiyet derecesi en fazla olandan en az olana doğru sıralanmıştır.

TABLO 1

Klinik Çalışmalarda ve Pazarlama Sonrası Deneyimlerde İstenmeyen Etkiler Enfeksiyonlar

Çok yaygın:

Viral enfeksiyon (örn. influenza, herpes virüs enfeksiyonu)

Yaygın:

B akteriyel enfeksiyonlar (örn. sepsis, selülit, apse)

Yaygın olmayan:

Tüberküloz, fungal enfeksiyon (örn. kandidiyazis)

Seyrek:

Menenjit, fırsatçı enfeksiyonlar (örn. invazif fungal enfeksiyonlar [pnömositosis, histoplazmosis, aspergillosis, koksidioidomikosis, kriptokokkosis, blastomikosis], bakteriyel enfeksiyonlar [atipik mikobakteriyel, listeriositosis, salmonellosis] ve viral enfeksiyonlar [sitomegalovirüs]), parazitik enfeksiyonlar, hepatit B reaktivasyonu

İyi huylu, kötü huylu ve tanımlanmamış neoplazmalar

Seyrek:

Lenfoma, non-Hodgkin lenfoma, Hodgkin hastalığı, lösemi, melanoma

Bilinmeyen:

Hepatosplenik T hücreli lenfoma (esasen Crohn hastalığı ve ülseratif koliti olan adolesanlarda ve genç yetişkinlerde), Merkel hücreli karsinom

Kan ve lenfatik sistem hastalıkları

Yaygın:

Yaygın olmayan: Seyrek:

Nötropeni, lökopeni, anemi, lenfadenopati Trombositopeni, lenfopeni, lenfositoz

Agranülositoz, trombotik trombositopenik purpura, pansitopeni, hemolitik anemi, idiyopatik trombositopenik purpura

Bağışıklık sistem hastalıkları

Yaygın:

Yaygın olmayan:

Al erjik respiratuvar semptom

Anafilaktik reaksiyonlar, lupus-benzeri sendrom, serum hastalığı veya serum hastalığı benzeri reaksiyon

Bilinmeyen:

Anafilaktik şok, vaskülit, sarkoid-benzeri reaksiyon

Psikiyatrik hastalıklar

Yaygın:

Yaygın olmayan: Seyrek

Depresyon, uykusuzluk

Amnezi, ajitasyon, konfüzyon, somnolans, sinirlilik Apati

Sinir sistemi hastalıkları

Çok yaygın: Yaygın:

Yaygın olmayan: Seyrek:

Baş ağrısı,

V ertigo, baş dönmesi, hipoestezi, parestezi Nöbet, nöropati

Transvers miyelit, merkezi sinir sistemi demiyelinizan bozuklukları (multipl skleroz benzeri hastalık ve optik nörit), periferik demiyelinizan bozukluklar (örn. Guillain-Barre sendromu, kronik enflamatuvar demiyelinizan polinöropati ve

multifokal motor nöropati)

Göz hastalıkları

Yaygın:

Yaygın olmayan:

Seyrek:

Bilinmeyen:

Konjunktivit

Keratit, periorbital ödem, arpacık Endoftalmit

İnfüzyon sırasında veya infüzyonu izleyen iki saat içerisinde ortaya çıkan, geçici görme kaybı

Kardiyak hastalıklar

Yaygın:

Yaygın olmayan:

Taşikardi, palpitasyon

Kalp yetmezliğinin yeni başlaması veya şiddetlenmesi, aritmi, senkop, bradikardi

Seyrek:

Bilinmeyen:

Siyanoz, perikardiyal efüzyon

İnfüzyon sırasında veya infüzyonu izleyen iki saat içerisinde gelişen miyokard iskemisi/miyokard infarktüsü

Vasküler hastalıklar

Yaygın:

Hi potansiyon, hipertansiyon, ekimoz, sıcak basması, yüzde kızarma

Yaygın olmayan: Seyrek:

Peri ferik iskemi, tromboflebit, hematom Dolaşım yetmezliği, peteşi, vazospazm

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

Çok yaygın: Yaygın:

Üst solunum yolu enfeksiyonu, sinüzit

Alt solunum yolu enfeksiyonu (örn. bronşit, pnömoni),

dispne, nazal hemoraji

Yaygın olmayan: Seyrek:

P u l moner ödem, bronkospazm, plörezi, plöral efüzyon İnterstisyel akciğer hastalığı (hızla ilerleyen hastalık, akciğer fibrosisi ve pnömonit dahil)

Gastrointestinal hastalıklar

Çok yaygın: Yaygın:

Karın ağrısı, bulantı

Ga strointestinal kanama, diyare, dispepsi, gastroözofajial reflü, kabızlık

Yaygın olmayan:

B ağırsak delinmesi, bağırsak stenozu, divertikülit, pankreatit, keilit (dudak enflamasyonu)

Hepato-bilier hastalıkları

Yaygın:

Yaygın olmayan:

Seyrek:

Bilinmeyen:

Anormal hepatik fonksiyon, transaminaz yükselmesi Hepatit, hepatosellüler hasar, kolesistit Otoimmün hepatit, sarılık Karaciğer yetmezliği

Deri ve deri altı doku bozuklukları

Yaygın:

Püstüler psöriyazis (esasen avuç içi ve ayak tabanları) dahil yeni başlayan veya kötüleşen psöriyazis, ürtiker, kaşıntı, döküntü, hiperhidroz, deri kuruluğu, fungal dermatit, egzema, alopesi

Yaygın olmayan:

Bül l öz erüpsiyon, onikomikosis, sebore, rozase, deri papillomu, hiperkeratoz, anormal deri pigmentasyonu

Seyrek:

Bilinmiyor:

Toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson Sendromu, eritem

multiforme, füronküloz

Dermatomiyozit semptomlarının kötüleşmesi

Kas iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygın:

Artralji, miyalji, sırt ağrısı

Böbrek ve idrar hastalıkları

Yaygın:

İdrar yolu enfeksiyonu

Yaygın olmayan:

Pi yelonefrit

Üreme sistemi ve meme bozuklukları

Yaygın olmayan:

Vaj i nit

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Çok yaygın:

İnfüzyona bağlı reaksiyon, ağrı

Yaygın:

Göğüs ağrısı, bitkinlik, ateş, enjeksiyon yerinde reaksiyon,

titreme, ödem

Yaygın olmayan:

İyi l eşme bozukluğu

Seyrek:

Granülomatöz lezyon

Laboratuvar bulguları

Yaygın olmayan:

Otoantikor pozitifliği

Seyrek:

Anormal kompleman faktörü

İnfüzyona bağlı etkiler:

Klinik çalışmalarda infüzyona bağlı etkiler; infüzyon sırasında veya infüzyondan sonraki lsaat içinde meydana gelen herhangi bir istenmeyen etki olarak tanımlanmıştır.

Faz 3 klinik çalışmalarda, plasebo verilen hastalarda %5 olmak üzere; infliksimab verilen tüm hastaların %18’inde infüzyona bağlı reaksiyon meydana gelmiştir. Genel olarak, eşzamanlı immünomodülatörlerle birlikte infliksimab alan hastalara kıyasla, infliksimab monoterapisi uygulanan hastalarda daha yüksek oranda hasta infüzyonla ilgili bir reaksiyon yaşamıştır. Hastaların yaklaşık %3’ünde infüzyona bağlı reaksiyonlar nedeniyle tedaviye devam edilmemiş ve bütün hastalar, tıbbi tedavi ile ya da tedavisiz, iyileşmişlerdir. 6. haftaya kadar süren indüksiyon döneminde infüzyon reaksiyonu yaşayan, infliksimab ile tedavi edilen hastaların %27’si, 7. hafta ile 54. hafta arasındaki idame döneminde bir infüzyon reaksiyonu yaşamıştır. İndüksiyon döneminde infüzyon reaksiyonu yaşamayan hastaların %9’u idame döneminde bir infüzyon reaksiyonu yaşamıştır.

Romatoid artritli hastalarda yürütülen bir çalışmada (ASPIRE), ilk 3 infüzyon için infüzyonlar 2 saat boyunca uygulanmıştır. Ciddi infüzyon reaksiyonları yaşamayan hastalarda sonraki infüzyonların süresi en az 40 dakikaya düşürülmüştür. En az bir kez kısaltılmış infüzyon uygulanan infliksimab grubunda, ciddi infüzyon reaksiyonları hastaların %0.4’ünde, infüzyona bağlı reaksiyonlar ise hastaların %15’inde oluşmuştur.

Crohn hastalığı olan hastalarda yürütülen bir çalışmada (SONIC), infliksimab monoterapisi alan hastaların %17’sinde, AZA ile kombinasyon halinde infliksimab alan hastaların %5’inde ve AZA monoterapisi alan hastaların %6’sında infüzyonla ilgili reaksiyonlar ortaya çıkmıştır.

İnfliksimab monoterapisi uygulanan bir hastada bir ciddi infüzyon reaksiyonu (<%1) ortaya çıkmıştır.

Pazarlama sonrası deneyimlerde, infliksimab uygulanması ile ilişkili olarak; laringeal/ faringeal ödem ve ciddi bronkospazm gibi anafilaktik benzeri reaksiyonlar ve nöbet vakaları bildirilmiştir. Çok seyrek olarak; infliksimab infüzyonu sırasında veya infüzyonu izleyen iki saat içerisinde gelişen geçici görme kaybı ve miyokard iskemisi/infarktüsü bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

İnfliksimab yeniden uygulamasından sonra infüzyon reaksiyonları:

Hastalık alevlenmesinin ardından infliksimab indüksiyon rejimi (0., 2., 6. ve 14. haftalarda maksimum dört infüzyon) ile yeniden tedaviye karşı uzun süreli idame tedavisinin etkililiğini ve güvenliliğini değerlendirmek için, orta ila şiddetli psöriyazisli hastalarla bir klinik çalışma tasarlanmıştır. Hastalara eşzamanlı immünosüpresan tedavi uygulanmamıştır. İdame tedavisinde <%1’e karşı, yeniden tedavi kolundaki hastaların %4’ü ciddi bir infüzyon reaksiyonu yaşamıştır. Ciddi infüzyon reaksiyonlarının çoğu 2. haftadaki ikinci infüzyon sırasında ortaya çıkmıştır. Son idame dozu ile ilk yeniden indüksiyon dozu arasındaki aralık, 35-231 gün arasında değişmiştir. Semptomlar dispne, ürtiker, yüzde ödem ve hipotansiyonu içerir, ancak bunlarla sınırlı değildir. Tüm vakalarda infliksimab tedavisi kesilmiş ve/veya başka tedaviler uygulanmıştır; sonuçta belirti ve semptomlar tamamen düzelmiştir.

Gecikmiş aşırı duyarlılık:

Reaksiyonlar nadirdir ve ilaçsız geçen 1 yıldan kısa aralardan sonra oluşmuştur. Psöriyazis çalışmalarında, tedavinin erken döneminde gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonları görülmüştür ve ateş ve/veya döküntü ile birlikte miyalji ve/veya artralji, bazı hastalarda gözlenen kaşıntı, yüzde, elde ve dilde ödem, disfaji, ürtiker, boğaz ağrısı ve başağrısı gözlenmiştir.

İmmünojenite:

İnfliksimaba karşı antikor geliştiren hastalarda, antikor-negatif olan hastalara göre infüzyona bağlı reaksiyonların gelişme olasılığı daha fazlaydı (yaklaşık 2-3 kat). Birlikte immünosupresan ilaçların kullanımı ile infüzyona bağlı reaksiyon sıklığı azalmıştır.

1-20 mg/kg aralığında değişen tek ve çoklu infliksimab dozları kullanılan klinik çalışmalarda, infliksimaba karşı antikorlar, herhangi bir immünosupresan tedavi alan hastaların %14’ünde, immünosupresan tedavi almayan hastaların %24’ünde tespit edilmiştir. Metotreksat ile beraber tavsiye edilen tekrarlanan tedavi dozu uygulamalarını alan romatoid artrit hastalarının %8’i infliksimaba karşı antikor geliştirmiştir. Metotreksat ile beraber veya metotreksat olmadan 5 mg/kg infliksimab alan psöriyatik artrit hastalarının genel olarak %15’inde antikorlar ortaya çıkmıştır (başlangıçta metotreksat alan hastaların %4’ünde ve metotreksat almayan hastaların %26’sında). İdame tedavisi alan Crohn hastalarında, immünosupresan alan hastaların genel olarak %3.3’ünde ve immünosupresan almayan hastaların %13.3’ünde infliksimaba karşı antikorlar ortaya çıkmıştır. Epizodik olarak tedavi edilen hastalar için antikor insidansı 2-3 kat daha yüksek olmuştur. Metodolojik kısıtlamalar sebebiyle negatif bir test, infliksimaba karşı antikorların varlığını dışlamamıştır. Yüksek miktarda infliksimab antikoru geliştiren bazı hastalarda etkinlikte azalmayı gösteren kanıtlar görülmüştür. Beraber kullanılan immünomodülatörlerin yokluğunda idame tedavi olarak infliksimabla tedavi edilen psöriyasis hastalarının yaklaşık %28’i infliksimaba karşı antikor geliştirmiştir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri - “İnfüzyon reaksiyonları ve hipersensitivite”).

Enfeksiyonlar:

İnfliksimab alan hastalarda, tüberküloz, sepsis ve pnömoni dahil olmak üzere bakteriyel enfeksiyonlar, invazif fungal enfeksiyonlar, protozoal enfeksiyonlar ve diğer fırsatçı enfeksiyonlar gözlenmiştir. Bu enfeksiyonlardan bazıları fataldır. İnfliksimab tedavisi alan hastalarda görülen fırsatçı enfeksiyonlar; pnömositoz, histoplazmozis, sitomegalovirus enfeksiyonu, atipik mikobakteriyel enfeksiyonlar, listeriositoz ve aspergillozu içermekle birlikte bunlarla sınırlı değildir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Klinik çalışmalarda plaseboyla tedavi edilen hastaların %25’ine kıyasla, infliksimab verilen hastaların %36’sı enfeksiyonlar nedeniyle tedavi almıştır.

Romatoid artrit klinik çalışmalarında, pnömoni dahil olmak üzere ağır enfeksiyonların insidansı, özellikle 6 mg/kg ve üzeri dozlarda, infliksimab ve metotreksat alan hastalarda yalnızca metotreksat alan hastalarla kıyaslandığında daha yüksek bulunmuştur (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Pazarlama sonrası bildirilen spontan raporlarda en sık bildirilen ciddi advers etki enfeksiyon gelişmesidir. Bu vakalardan bazıları ölümle sonuçlanmıştır. Bildirilen ölümlerin yaklaşık %50’si enfeksiyona bağlıdır. Bazıları fatal olmak üzere, miliyer tüberküloz ve ekstrapulmoner lokasyonlu tüberküloz dahil, tüberküloz vakaları bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Maligniteler ve lenfoproliferatif bozukluklar:

İnfliksimab ile tedavi edilen hastalardaki klinik çalışmalarda yeni ya da tekrarlayan hasta malignite vakaları bildirilmiştir. İnfliksimab ile tedavi edilen hastalarda lenfoma insidansı, genel popülasyona göre beklenenden daha yüksektir. Genel popülasyonda lenfoma ile ilişkili olmayan malignite vakalarının gözlemlenen sıklığı beklenene göre benzerdir; ancak kontrol grubundaki hastalarda daha düşüktür. İnfliksimab ile yapılan ve 5.494 hasta yılına karşılık gelen 5.780 hastanın tedavi edildiği klinik çalışmalarda, 5 lenfoma ve 26 non-lenfoid maligniteler tespit edilirken plasebo alan 941 hasta yılına karşılık gelen 1.600 hastada 1 non-lenfoid malignite tespit edilmiş, ancak hiç lenfoma tespit edilmemiştir.

İnfliksimab ile yapılan klinik çalışmalarda, 6.234 hasta yılına karşılık gelen (3.210 hasta) ve 5 yıla kadar olan uzun süreli güvenlilik takibi esnasında, 5 vakada lenfoma ve 38 vakada non-lenfoid maligniteler bildirilmiştir.

Lenfoma dahil malignite vakaları pazarlama sonrasında da bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Orta - şiddetli KOAH olan, önceden veya halen sigara kullanan hastalarda yapılan klinik çalışmada, 157 yetişkin hasta romatoid artrit ve Crohn hastalığı’nda kullanılan dozlara benzer dozlarda infliksimab ile tedavi edilmiştir. Bu hastaların 9’unda 1’i lenfoma olmak üzere maligniteler gelişmiştir. Medyan takip süresi 0.8 yıldır (insidans %5.7 [%95 GA %2.65-%10.6]. 77 kontrol hastası içerisinde 1 malignite bildirilmiştir (medyan takip süresi 0.8 yıl; insidans %1.3 [%95 GA %0.03-%7.0]. Malignitelerin çoğunluğu akciğerde veya baş ve boyunda gelişmiştir.

Buna ek olarak, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit için infliksimab ile tedavi edilen hastalarda pazarlama sonrasında hepatosplenik T hücreli lenfoma vakaları seyrek olarak bildirilmiştir. Bu vakaların çoğunluğu adolesan veya genç erişkin erkeklerdir (bkz. Bölüm 4AÖzel

kullanım uyarıları ve önlemleri). TNF blokör tedavisinin malignite gelişimindeki rolü bilinmemektedir.

Konjestif KalpYetmezliği (KKY):

İnfliksimabın KKY incelenmesini konu alan bir Faz II çalışmasında, infliksimab kullanan hastalarda, özellikle 10 mg/kg gibi (örneğin maksimum dozun iki katı) yüksek dozda kullananlarda, kalp yetmezliğinin ilerlemesine bağlı daha yüksek mortalite insidansı gözlenmiştir. 38. haftada plasebo verilen 49 hastadan 1’ine karşılık, infliksimab verilen 101 hastadan 9’u (2’si 5 mg/kg kullanan ve 7’si 10 mg/kg kullanan) ölmüştür.

Altta yatan tanımlanabilir faktörler olsun veya olmasın, infliksimab alan hastalarda kalp yetmezliğinin kötüleştiğine dair pazarlama sonrası raporları mevcuttur. Önceden kardiyovasküler hastalığı olduğu bilinmeyen hastalardaki kalp yetmezliği dahil olmak üzere yeni başlayan kalp yetmezliğine dair seyrek pazarlama sonrası bildirimler bulunmaktadır. Bu hastaların bir kısmı 50 yaşın altındadır.

Hepatobiliyer Olaylar:

Klinik çalışmalarda infliksimab alan hastalarda ağır karaciğer hasarı progresyonu olmaksızın ALT ve AST düzeylerinde hafif veya şiddetli yükselmeler gözlenmiştir.

TABLO 2: Klinik çalışmalarda artmış ALT aktivitesi olan hastaların oranı

Endikasyon

Hasta sayısı3

Medyan takip

(hafta)4

>3 x NÜS

>5 x NÜS

plasebo

infliksimab

plasebo

infliksimab

plasebo

infliksimab

plasebo

infliksimab

Romatoid artrit1

375

1,087

58.1

58.3

%3.2

%3.9

%0.8

%0.9

Crohn

hastalığı2

324

1,034

53.7

54.0

%2.2

%4.9

%0.0

%1.5

Pediyatrik

Crohn

hastalığı

Mevcut

değil

139

Mevcut

değil

53.0

Mevcut

değil

%4.4

Mevcut

değil

%1.5

Ülseratif kolit

242

482

30.1

30.8

%1.2

%2.5

%0.4

%0.6

Pediyatrik ülseratif kolit

Mevcut

değil

60

Mevcut

değil

49.4

Mevcut

değil

%6.7

Mevcut

değil

%1.7

Ankilozan

spondilit

76

275

24.1

101.9

%0.0

%9.5

%0.0

%3.6

Psöriyatik artrit

98

191

18.1

39.1

%0.0

%6.8

%0.0

%2.1

Plak psöriyasis

281

1,175

16.1

50.1

%0.4

%7.7

%0.0

%3.4

1. İnfliksimab hastaları infliksimab ve metotreksatın her ikisini de alırken plasebo hastaları metotreksat almıştır.

2. Crohn hastalığındaki 2 faz III çalışmasındaki (ACCENT I ve ACCENT II) plasebo hastaları, çalışma başlangıcında ilk doz olarak 5 mg/kg infliksimab, idame fazında plasebo almışlardır. ALT analizinde plasebo idame grubuna randomize olan ve sonrasında infliksimaba geçiş yapan hastalar infliksimab grubuna dahil edilmiştir. Crohn hastalığında faz IIIb çalışmasında (SONIC), plasebo hastaları, plasebo infliksimab infüzyonlarına ek aktif kontrol olarak 2,5 mg/kg/gün AZA almışlardır.

3. ALT için değerlendirilen hastaların sayısı

4. Tedavi edilen hastalara dayanılarak medyan takip NÜS: Normalin Üst Sınırı

Hem monoterapi hem de diğer immunosupresan ajanlarla kombine olarak infliksimab verilen hastalarda aminotransferaz düzeylerinde yükselme (AST’ye göre ALT daha sık) kontrollere göre daha yüksek oranda görülmüştür. Aminotransferaz anormalliklerinin çoğu geçicidir ama yine de az sayıda hastada uzun süreli yükselmeler görülmüştür. Genel olarak, ALT ve AST düzeylerinde yükselme görülen hastalar asemptomatiktir ve anormallikler, infliksimab tedavisine devam edilse de, tedaviye ara verilse de veya birlikte uygulanan tedavi değiştirilse de azalmış veya düzelmiştir.

Antinükleer antikorlar (ANA)/Anti-çift-sarmallı DNA (dsDNA) antikorları:

Klinik çalışmalarda, infliksimab alan hastaların başlangıçta ANA negatif olanlarının yaklaşık %50’sinde, plasebo-uygulanan hastaların ise yaklaşık %20’sinde pozitif ANA gelişmiştir. Placebo alan hastaların %0 oranına karşı infliksimab alan hastalarda anti-dsDNA antikorları, %17 oranında sonradan saptanmıştır. Son değerlendirmede, infliksimab ile tedavi edilen hastaların %57’si anti-dsDNA pozitif kalmışlardır. Nadir olarak lupus ve lupus benzeri sendromlar bildirilmiştir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Pediyatrik popülasyon

Jüvenil Romatoid Artrit hastaları (JRA):

İnfliksimab, metotreksat kullanımına rağmen aktif JRA’i olan yaş aralığı: 4-17 yaş 120 hasta üzerindeki bir araştırmada incelenmiştir. Hastalara metotreksat ile kombinasyon halinde, 3 dozluk indüksiyon rejiminde (sırasıyla 0, 2, ve 6. ya da 14, 16 ve 20. haftalar) ve bunu izleyerek her 8 haftada bir uygulanan idame tedavisinde 3 ya da 6 mg/kg infliksimab verilmiştir.

İnfüzyon reaksiyonları:

JRA hastalarında infüzyon reaksiyonları, 3 mg/kg ve 6 mg/kg kullanan hastaların sırasıyla %35 ve %17.5’inde görülmüştür. Ciddi infüzyon reaksiyonu görülen hasta sayısı 3mg/kg ile 6 mg/kg grubunda sırasıyla 4 hasta (ikisi ciddi olmak üzere 3 hastada olası bir anaflaktik reaksiyon dahil) ve 2 hasta (biri olası anaflaktik reaksiyon) olarak bildirilmiştir (bkz. bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

İmmünojenite:

İnfliksimaba karşı antikorlar, 3 mg/kg ve 6 mg/kg verilen hastaların sırasıyla %38 ve %12’sinde gelişmiş, antikor titreleri ise 3 mg/kg grubunda diğer gruba kıyasla dikkat çekecek ölçüde daha yüksek olmuştur.

Enfeksiyonlar:

Enfeksiyon görülen hasta oranı uygulama dozu ve süresine göre ise şöyle bildirilmiştir; 3 mg/kg (52 hafta süreyle) %68, 6 mg/kg (38 hafta süreyle) %65 ve plasebo (14 hafta süreyle) %47 (bkz. bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Crohn hastalığı olan pediyatrik hastalar:

REACH çalışmasında pediyatrik Crohn hastalığı olan deneklerde, erişkin Crohn hastalığı olan deneklerdekinden daha sık olmak üzere, aşağıdaki advers etkiler bildirilmiştir (bkz bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler): anemi (%10.7), dışkıda kan (%9.7), lökopeni (%8.7), deride kızarıklık (%8.7), viral enfeksiyon (%7.8), nötropeni (%6.8), kemik kırılması (%6.8), bakteri enfeksiyonu (%5.8) ve solunum yollarında alerjik reaksiyon (%5.8).

İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar:

REACH çalışmasında randomize edilen hastaların %17.5’inde en az 1 tane infüzyon reaksiyonu gözlenmiş ancak ciddi reaksiyon bildirilmemiştir. İki denekte ise ciddi olmayan anafilaktik reaksiyon gelişmiştir.

İmmünojenite:

3 pediyatrik (%2,9) hastada, infliksimaba karşı gelişen antikorlar saptanmıştır.

Enfeksiyonlar:

REACH çalışması sırasında, infliksimab koluna randomize olan hastaların %56.3’ünde enfeksiyonlar bildirilmiştir. İnfüzyon aralığı 8 hafta veya 12 hafta olan kollar karşılaştırıldığında, 8 haftada bir uygulanan hastalarda:

- enfeksiyonlar daha sık bildirilmiştir (%38’e karşılık %73.6);

- ciddi enfeksiyon bildirilen hasta sayısı 3’dür, (12 haftada bir idame tedavisi uygulanan grupta ise 4’tür).

En sık bildirilen enfeksiyonlar üst solunum yolu enfeksiyonu ve farenjit, en sık bildirilen ciddi enfeksiyon apsedir. 1’i ciddi 3 pnömoni ve her ikisi de ciddi olmayan 2 herpes zoster vakası bildirilmiştir.

Ülseratif koliti olan pediyatrik hastalar:

Pediyatrik (C0168T72) ve erişkin ülseratif kolit (ACT 1 ve ACT 2) çalışmalarında istenmeyen ve ciddi istenmeyen olaylar görülen hastaların toplam oranları birbiriyle uyumludur. C0168T72 çalışmasında en sık görülen advers etkiler üst solunum yolu enfeksiyonu, farenjit, karın ağrısı, ateş ve başağrısıdır. En yaygın istenmeyen olay pediyatrik çalışmada, ülseratif kolitin kötüleşmesi (insidansı 12 haftada bir uygulama kolunda 8 haftada bir koluna kıyasla daha yüksek), yetişkin ülseratif kolit çalışmalarında ise baş ağrısıdır.

İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar:

Tedavi edilen hastaların toplam %13.3’ünde en az bir infüzyonla ilişkili infüzyon reaksiyonu bildirilmiştir; 8 veya 12 haftada bir idame tedavisi alan grupta bu oran sırasıyla %18.2 ve %13 idi. Ciddi infüzyon reaksiyonları bildirilmemiştir. Tüm infüzyon reaksiyonları hafif veya orta şiddette olmuştur.

İmmünojenite:

İnfliksimaba karşı antikorlar 54. haftanın sonuna kadar %7.7 hastada saptanmıştır. Enfeksiyonlar:

Enfeksiyonlar C0168T72 çalışmasında hastaların %51.7’sinde bildirilmiştir, bu oran pediyatrik Crohn hastalığı çalışmasındakiyle benzer (REACH), ancak yetişkin ülseratif kolit çalışmalarındakinden (ACT 1 ve ACT 2) daha yüksektir. Hastaların %36.7’si oral veya parenteral antimikrobiyal tedaviye ihtiyaç duymuştur. Pediyatrik Crohn çalışmasının (REACH) aksine, pediyatrik ülseratif kolit (C0168T72) çalışmasında infüzyon aralığı (8-12 hafta) ile enfeksiyon gelişme oranı arasında bir ilişki gözlenmemiştir. Aynı çalışmada ciddi enfeksiyonlar 8 ve 12 haftada bir idame tedavisi alan grupta sırasıyla %59 ve %60.9 olarak bildirilmiştir. En sık bildirilen solunum sistemi enfeksiyonları üst solunum yolu enfeksiyonu (%12) ve farenjit (%8) olmuştur. Ciddi enfeksiyonlar tedavi edilen tüm hastaların %12’sinde bildirilmiştir.

Bu çalışmada 12 - 17 yaş grubunda yer alan hasta sayısı 6-11 yaş grubuna göre %25 daha fazladır. Her bir alt grupta yer alan hastaların sayısı herhangi bir kesin yargıya ulaşmak için çok az olmakla birlikte, küçük yaş grubunda ciddi istenmeyen olaylar yaşayan ve istenmeyen olaylar nedeniyle çalışmadan ayrılan hastaların oranları daha büyük yaş grubuna kıyasla daha yüksektir. Enfeksiyonları olan hastaların oranı da küçük yaş grubunda daha yüksektir ancak ciddi enfeksiyonların oranları iki yaş grubunda benzerdir. Advers olaylar ve infüzyon reaksiyonlarının toplam oranları iki yaş grubunda benzerdir.

Pazarlama sonrası deneyim:

Hepatosplenik T-hücreli lenfomalar, geçici karaciğer enzim anormallikleri, lupus-benzeri sendromlar ve pozitif otoantikorlar pazarlama sonrası dönemde pediyatrik popülasyonda bildirilmiş olan ciddi advers olaylardandır (bkz. bölüm 4AÖzel kullanım uyarıları ve önlemleri ve bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).

Geriyatrik popülasyon

Yaşlı hastalar (>65 yaş)

Romatoid artrit klinik çalışmalarında, 65 yaş altındaki hastalara (%4.6) kıyasla, infliksimab artı metotreksat ile tedavi edilen 65 yaş ve üzeri hastalarda ciddi enfeksiyon insidansı daha yüksektir (% 11.3). Tek başına metotreksat ile tedavi edilen hastalarda, ciddi enfeksiyon insidansı 65 yaş altı hastalarda %2.7’ye kıyasla, 65 yaş ve üzeri hastalarda %5.2’dir.

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

REMSIMA doz aşımı

fazla dozda REMSIMA kullandıysanız doz aşımı bölümünü okuyun ve doktorunuza başvurun.

Tüm beklenmeyen durumlar için eczacınıza ve doktorunuza başvurun.

REMSIMA Kullananlar

REMSIMA ilaç bilgileri

İlaç Fiyatı 1306.44 TL
Barkodu 8680614140112
Reçete Normal reçeteli
Etken Madde Infliksimab
İlaç Firması CELLTRION Healthcare İlaç San. ve Tic. Ltd.Şti
Atc Kodu L04AB02
Geri Ödeme Kodu A14824

İlaç Sınıfı

Antineoplastik ve İmmünomodülatör Ajanlar
İmmünsupresif Ajanlar
İmmünsupresif Ajanlar
Tumor necrosis factor alpha (tnf-a) inhibitors
Infliximab
REMSIMA Kullananlar

Bu ilacın diğer doz ve formları

REMSIMA 100 mg I.V. infüzyon çözeltisi hazırlamak için liyofilize toz içeren 1 flakon

REMSIMA fiyatı, kullanım şekli, diğer özellikleri ve tedavi amacı ile kullanıldığı hastalıklar bakımından özellikleri REMSIMA 100 mg I.V. infüzyon çözeltisi hazırlamak için liyofilize toz içeren 1 flakon için geçerlidir. REMSIMA ilacının farklı dozaş ve formlardaki fiyatı, dozu ve iyi geldiği hastalıklar farklı olabilir.

Diğer REMSIMA formları

Eşdeğer İlaçlar

REMSIMA 100 mg I.V. infüzyon çözeltisi hazırlamak için liyofilize toz içeren 1 flakon
REMICADE konsantre I.V INFUZYON
REMICADE 100 mg konsantre IV infüzyon çözeltisi hazırlamak için liyofilize toz içeren 1 flakon

REMSIMA muadilleri içerik bakımından ele alınmıştır. Farklı ilaçların farklı hastalıklarda farklı tedavi yöntemleri olabileceği gibi farklı yan etkileri de olabilir. Muadil ilaçlar hakkında daha fazla bilgi için ilaç kullanma kılavuzu, prospektüs ve kısa ürün bilgilerine bakın.

Tüm REMSIMA muadilleri